24 Şubat 2010 Çarşamba

Is Yeriniz Sizi Hasta Edebilir!

Hasta bina sendromu, sekreter sendromu, yazar krampi, sehir bronsiti, gurultu sagirligi turunden bir yigin yeni hastaligi literature ekleniyor. Nedir bu tuhaf hastaliklar? Uygarligi yaratarak her gecen gun refah duzeyini arttiran insanoglu, bir yandan da kendi kuyusunu mu kaziyor?

Noroloji Uzmani Dr. Mehmet Yavuz bu durumun sagligimiza etkileriyle ilgili aciklamalarda bulundu.

Hasta bina sendromu nedir?

Carpik kentlesmenin ve yogun bina yiginlarinin, sagliksiz ranta dayali is merkezlerinin sonuclari sadece bozuk sehirlesme ve trafik kesmekesi degil tabi. Olayin sosyal boyutlarindan daha ciddi saglik sorunlari da var. Bir ornekle aciklamak gerekirse Amerikan NBC televizyonu, yeni bir binaya tasinmis ve bina son derece modern ve en yeni teknolojik sistemlerle donatilmistir. Bina oyle bir bina ki, bir gelen hayran birde gelmeyen! Ancak bu binada bir sorun vardir. Hemen herkes gunun sonuna dogru halsizlesmekte ve bitkin bir vaziyette isini bitirmektedir. Ayrica calisanlarda bas agrisi ve bas donmesi almis basini gitmistir. Hafta sonuna dogru sikayetler daha da yogunlasmaktadir. Sonunda proplemin binadan kaynaklandigi anlasilir. Binanin havalandirma sistemi yetersiz oldugundan mevcut elektronik cihazlarin meydana getirdigi manyetik yorgunluk bina da calisanlarin performanslarini etkilemekte ve verim dusmektedir. Sonunda burda calisan insanlarin yarisi baska bir binaya nakledilir ve olay cozumlenir.

Nelere dikkat edilmeli?
Cok katli is merkezlerinde, binlere elektronik cihaz ve sistemle donatilmis plazalarda, odaklanma ve konsantrasyon yetersizliklerinin olmasi kacinilmazdir. Boyle mekanlarda calisanlardan tam bir performans beklenmesi hayaldir. Calisan verimliligi icin, her ofiste bir calisanin olmasi ve odalarin da yeterli genislikte olmasi elzem bir durumdur. Ayrica calisanlarin etrafinda gereksiz elektronik cihazlarin da bulunmamasi lazimdir. Mevcut elektronik cihazlarin iyi yalitilmis odalarda olmasi ve baglantilarin network sistemleri ile ofislere dagitilmasi en tercih edilen yol olmalidir. Ornegin faks ve yazicilarin her odada bulunmasi yerine, bunlarin tek bir odada toplanmasi ve buraya ancak gerektiginde girilmesi onemlidir. Kullanilan monitorler mumkun olan en dusuk radyasyonlu cihazlar olmalidir. Bilgisayar kasalari gurultusuz calismali ve yalitimi ust duzey olmalidir. Ofislerde gerekli sayida telefon bulundurmali, telefon kargasasindan ve kalabalikligindan uzak durulmalidir. Cep telefonlarini asla kemere bagli ya da cepte tutulmamali, mumkunse kulaklik kullanilmalidir. Sadece bir tane cep telefonu kullanmaya calisilmalidir.

Sonuc itibariyle, insanlari devasa binalarda, plazalarda kucuk kucuk havasiz odalarda calismaya mahkum etmek verimliligin dusmesine yol acar. Plazalarda, sehrimizde bir cok ornegi olan yogun is merkezlerinde gordugumuz ?hasta bina sendromunun? belirtileri sadece halsizlik ve bitkinlik degil tabi. Bas agrisi, bas donmesi, anksiyete, uyku bozukluklari, zihinsel konsantrasyon bozukluklari, unutkanlik, goz ve cilt irritasyonlari, farenjit, larenjit ve burun kanamasi da sikca rastlanan sikayetlerdir. Belirtilerin hepsinin ortak ozelligi calisma ortamindan bir kac gunlugune uzaklasinca sikayetlerin duzeliyor olmasidir.

Alyans neden dördüncü parmağa takılır?

Bunun, Çinliler'in anlattığı çok güzel ve inandırıcı bir açıklaması varmış...
Başparmak, anne-babanızı,
İşaret parmağı, kardeşlerinizi,
Orta parmak, sizi,
Dördüncü parmak (yani yüzük parmağı), hayat arkadaşınızı,
Ve serçe parmak, çocuklarınızı temsil eder.
ilk önce avuçlarınızı birbirine bakacak şekilde açın. Orta parmakları bükün ve sırt sırta birleştirin. Daha sonra kalan dört parmağınızı da açıp, uç uca getirin
Şimdi, anne babanızı temsil eden başparmaklarınızı ayırmaya çalışın... Açılacaktır, çünkü anne babanız sizinle birlikte ömür boyu yaşamayacaktır. Er ya da geç onlardan ayrılmak zorundasınız.

Baş parmaklarınızı önceki gibi birleştirip, kardeşlerinizi temsil eden işaret parmaklarınızı ayırın. Onlar da ayrılacaktır, çünkü kardeşleriniz kendi ailelerini kurup, ayrı bir hayat seçer.

İşaret parmaklarınızı birleştirip, çocuklarınızı temsil eden serçe parmaklarınızı ayırın. Onlar da ayrılıcak, çünkü çocuklar da evlenir ve bir gün kendi hayatlarını kurar.

Son olarak serçe parmaklarınızı birleştirip, eşlerinizi temsil eden yüzük parmaklarınızı ayırmaya çalışın. Ayıramadığınızı görünce şaşıracaksınız. Çünkü karı-kocalar hayat boyu bir arada yaşarlar... İyi günde ve kötü günde... Hastalıkta ve sağlıkta... Ölüm onları ayırıncaya kadar

işten kovulmanın 101 eğlenceli yolu

1. Devir müzayede devri: Eğer biri tel zımbanızı ödünç almak isterse ona müzayededeki herkes gibi açık artırmaya katılmasını söyleyin.
2. Saçmalamanın dayanılmaz zevki: Kendinize yüksek öncelikli görevler belirleyip bunların listesini yapın. Listenin en başına da ofiste gevezelik etmeyi koyun. Sonra bu listeyi tüm ofise dağıtın.
3. Mevziinizi savunun: Ofiste size ait bölgeyi kaleye çevirin ve geçmek isteyen herkesten parolayı söylemesini isteyin.
4. Fotokopi makinesi çıldırmış olmalı: Fotokopi makinesinin ayarlarını bozun. Örneğin, her belgeden 300 kopya çekecek şekilde ayarlayın.
5. Çekmece de bir tür enstrümandır: Seçtiğiniz birkaç arkadaşınızın çekmecesine düğmesine basınca müzik çalarak dans eden oyuncaklardan koyun. Böylece oyuncak kapanana kadar arkadaşınızın gürültü etmesini sağlamış olacaksınız.
6. Eskiden sandalye mi vardı: Erkenden gelin ve tüm ofistekilerin sandalyelerini ortadan kaldırın, bir tek sizinki kalsın.
7. Mikrodalga hayatı kolaylaştırır: Haşlanmış yumurtayı ofisteki micro dalgaya koyun ve hiçbir şeyi temizlemeyin.
8. Sen yenisin galiba: İşe yeni başlayanların yolunu keserek hâlâ vakitleri varken kaçmalarını haykırın.
9. Tart almaz mıydınız: Arkadaşlarınıza dağıtmak için ofise küçük meyveli tartlar getirin. İkram ederken tartların meyvelerini çalın.
10. Çay-kahve makinesinin Robin Hood’u: Bir bozuk paranın ortasını delip ip geçirin. İpi elinizde tutarak parayı çay-kahve makinesini atın. İçeceğinizi aldıktan sonra herkesin gözünün önünde parayı geri çekin ve hiçbir şey olmamış gibi davranın. Hatta aldığınız içecekleri sizi kınayanlara ikram edin.
11. Evcil hayvanım olmadan asla: Evcil hayvan olarak yılan besleyin ve ofisinize götürüp serbest bırakın.
12. Monitörlerin tatil günü: Ofise mesai başlamadan bir saat önce gelin ve kendinizinki hariç herkesin bilgisayarının monitörünün fişini çekin. İş arkadaşlarınız ne olduğunu anladığında en sevimli gülüşünüzü takınıp “Bugün monitörlerin tatil günü” diye haykırın.
13. Minder şakası: Herkesin sandalyesine kötü sesler çıkaran hava yastıklarından koyun. Oturdukları zaman karşılarına geçip gülün.
14. Telefon sanatı: Canınız sıkıldığında sevdiğiniz bir şarkının melodisini telefonunuzun tuş sesleriyle oluşturmayı deneyin. Mesela “Daha dün annemizin” şarkısını 321 2333 222 333 321 2333 321 321 sayılarıyla çalabilirsiniz. Böylece hem yakınınızdaki arkadaşlarınızı rahatsız etmiş hem de telefonunuzu meşgul etmiş olursunuz.
15. Buzdolabının rayihası: Cuma akşamı işten çıkarken buzdolabının fişini çekin. Pazartesi günü herkes ofise sinen pis kokuyla haftaya başlasın.
16. Kukla saldırısı: Tuvaletlere pantolonu ve ayakları gözüken kuklalar koyup içeride biri varmış gibi gözükmesini sağlayın. Ofiste büyük bir kriz yaratmayı başarabilirsiniz.
17. Ofiste havuz keyfi: Ofise bir çocuk havuzu getirin. Herkes çalışırken su soğutucusundan bardak bardak su taşıyarak havuzu doldurun. Sonra da mayonuzu giyip içine oturun.
18. Yazın dondurma gibisi yok: Yaz aylarında, sıcağın en çok hissedildiği bir gün ofise dondurma getirip arkadaşlarınıza ikram edin. Fakat dondurmaları vermeden önce yalayın.
19. Ojeli kalemler: Ofisinizdeki mürekkepli kalemlerin içini kırmızı ojeyle doldurun. Bütün resmi belgeler ve yazışmalar süslü olsun!
20. Ofiste tatil: Masanızın etrafına biraz kum serpin, yanınıza bir plaj şemsiyesi açın, bikninizi giyip kokteylinizi aldıktan sonra patronunuzdan sırtınızı yağlamasını isteyin.
21. Mazaret kağıdı: İşe geç kalın. Patronunuz neden geç kaldığınızı sorduğunda annenizden aldığınız mazaret kağıdını gösterin.
22. Alternatif asansör müziği: Ofisteki asansörün müziğini heavy metal şarkılarla değiştirin.
23. Yemeğin üzerine şekerleme: Her gün öğle yemeğinden sonra koltuğunuzda geriye yaslanıp bir saat kadar uyuyun. Sizi uyandırmalarını önlemek için büyük bir kağıda “Lütfen rahatsız etmeyin” yazıp masanızın önüne yapıştırın.
24. Kağıt bardak sabotajı: Ofisteki tüm kağıt bardakların altına küçük birer delik açın. Sonra herkese birer tane poşet çay ikram edin.
25. Anlaşılmaz e-posta adresi: E-posta isminizi çok uzun ve karmaşık bir isimle değiştirip değiştiremeyeceğinizi sorun. Örneğin,ofisin_ilahe_peri_prensesi@şirketiniz.com gibi.
26. Arkadaşlarla mangal sefası: Ofise bir mangal getirin. Tüm arkadaşlarınızı ofisten arayarak mangal yapmaya davet edin. Diğer ofis çalışanlarının önünde mangal yapıp yiyin ve onlara ikram etmeyin.
27. Define avı: Yazıcının kartuşunu ve kağıtları saklayın. İş arkadaşlarınızın bunları bulması için not kağıtlarına küçük ipuçları yazıp arkadaşlarınızın define avı oynamasını seyredin.
28. Vücut geliştirme şampiyonu: Sanki bir anda kaslanmışsınız gibi gömleğinizin içine koyacağınız yastıkçıklarla tüm dikkati üzerinizde toplayın.
29. Cilt bakımı ihmale gelmez: Önemli bir toplantıdan önce tuvalette yüz maskesi yapın ve toplantıya öyle girin.
30. Müzik “zevki”: Arabeskten rap müziğe kadar her türden şarkıyla dolu bir CD hazırlayıp ofiste çalın. Teybinizin sesini sonuna kadar açmayı da unutmayın.
31. Patronun evi satılık: Gazeteye kelepir ev ilanı verip patronunuzun telefonunu yazın.
32. Klavyeler de ayran sever: Akşam herkes çıktıktan sonra tüm klavyelere ayran dökün.
33. Elm Sokağında Kabus: Korkutucu olmak için sürekli ölümden bahseden şarkılar dinleyin, ölüm hakkında konuşun, bilgisayarınızın duvar kağıdını ve ekran koruyucusunu ölüm temalı resimlerden seçin. En beğendiğiniz filmin Elm Sokağı’nda Kabus olduğunu her yerde söyleyin.
34. Şarkılarla yaşamak: Size sorulan tüm sorulara Sezen Aksu’nun şarkılarıyla yanıt verin. Örneğin “Sıkıldım sıkıldım uçmak istiyorum” gibi.
35. Tişört farkı: Her gün üzerinde iğrenç, saldırganca yazılar yazan tişörtler giyerek işe gidin.
36. Ofiste tadilat var: Masanızın yanındaki duvara kocaman bir delik açarak kendi pencerenizi inşa edin.
37. Yapılacak en iyi şey, hiçbir şey yapmamaktır: Bırakın telefon çalsın. E-postaları görmezden gelin. Bırakın tüm işleri patronunuz yapsın.
38. Beyaz yalanlar: Her yerde, herkese olur olmaz yalanlar söyleyin. Örneğin “Türkçe anlamıyorum” gibi.
39. Bayramlar özeldir: Yılın özel günlerinde o güne uygun giyinin. Mesela Kurban Bayramı’nda koç boynuzları takın.
40. Pasta deyip geçmemek lazım: Kurufasulye, nohut gibi baklagillerle hazırlayacağınız çikolatalı pastayı ofise getirip kestaneli pasta olduğunu söyleyin. Büyük bir pasta yapıp malzemesini bol tutun. Bölmece bütün arkadaşlarınıza kocaman bir dilim ikram edebilirsiniz.
41. Histerik anlar: Patronunuz sizden bir iş istediğinde ya da arkadaşlarınız işle ilgili bir şey sorduğunda “Bunu bana nasıl yaparsın” diyerek ağlayın.
42. Paronaya zamanı: Bilgisayarların içinde küçük kamerelar yerleştirildiğini ve herkesin ne kadar çalıştığının sürekli izlendiğini iddia edin. Size inanan en azından birkaç kişi çıkacaktır.
43. Megafonun iktidarı: Ofiste yalnızca megafondan konuşun. Özellikle patronunuzla telefonda konuşurken...
44. Ofisin virüs kaynağı: Tüm arkadaşlarınıza şarkı gönderme bahanesiyle virüs yollayın. Teknik destek departmanı virüsleri temizledikçe yenisini yollayın.
45. Kim takar mesai saatini: Çıkış vaktinde işe gelip giriş saatinde eve gidin.
46. Huysuz kedi sendromu: Soyunuzun kedilere dayandığını iddia edin. Her cümlenizin sonunda miyavlayın; sizi kızdırdıklarında ise tıslayın.
47. Çalışmak vakit kaybıdır: Birkaç gün üst üste işe gitmeyin Eğer işyerinden yapacak daha önemli işleriniz olduğunu, şirketin önemsiz işleriyle vakit kaybedemeyeceğinizi söyleyin.
48. Çok iş var: Mesai saatleri içerisindeki bankalardaki işlerinizi halledin, faturalarınızı yatırın, arkadaşlarınızla yemeğe çıkın, sinemaya gidin, ofis gereçlerini kişisel işleriniz için kullanın. Neden böyle davrandığınızı soranlara basit bir işle ilgilenemeyecek kadar değerli olduğunuzu söyleyin.
49. Çığlığın gücü: Farklı durumlar için birçok çığlık geliştirin. Konuşmak yerine çığlık atmayı tercih edin.
50. Kuşku duymak kuşkusuz gerekli: İnsanları bıktırana kadar sürdürün her şeyle ve herkesle ilgili sorular sorun. Verdikleri cevapları tatmin edici bulmadığınızı, araştırmaya devam etmelerini söyleyin.
51. “Yok ben anlamak”: Yabancıymışsınız gibi davranın. Ara sıra diliniz Türkçeye kaysa da bunu reddedin.
52. Kokulu uğur: Bir kalıp peyniri evinizde iyice kokutun. Daha sonra bu peyniri ofisteki masanızın üzerine koyun. Kaldırmanızı isterlerse yıllardır atmadığınız uğurlu peyniriniz olduğunu söyleyin.
53. Herkesin felekten bir gün çalmaya ihtiyacı vardır: Bir gün işe gelirken içkinizi ve mezelerinizi de getirin. Kendinize güzel bir çilingir sofrası kurun. Elbette ki çalışma arkadaşlarınızı da davet edin.
54. Heavy metal vazgeçilmezdir: Ofisinizin duvarlarına heavy metal gruplarının posterlerini asın. En önemlisi her an yüksek sesle heavy metal dinleyin.
55. Borazan sesi, sahibinin sesi: İş arkadaşlarınıza seslenmek istediğinizde borazanı çalın. Telefonu açtığınızda da “Alo” yerine borazanı kullanın. En önemlisi patronun odasına girerken kapıyı çalmak yerine borazanınızı konuşturun!
56. “Hayırlı” işler: Taşıyabildiğiniz tüm ofis malzemelerini toplayıp hayır kurumlarına bağışlayın.
57. İmkansız randevular: Randevularınızı var olmayan günlere verin. Örneğin 30 Şubat ya da 31 Eylül gibi.
58. Kapı açmak zor zanaat: Mesai saati başlamadan 30 dakika önce gelip ofisteki tüm kapılara vernik ya da renksiz tutkal sürün.
59. Nargile keyfi: Ofise nargile getirin. Büro sandalyenizde bağdaş kurup nargilenizi keyifle için. Hatta isteyenlere saatlik kiraya verebileceğinizi söyleyin.
60. E-posta kontrolt: E-postalarınızı o kadar sık kontrol edih ki başka bir iş yapmaya vaktiniz kalmasın. Ancak ‘Gelen Kutusu’ yerinde ‘Silinmiş Öğeler’e bakın.
61. Haberdar olmak herkesin hakkı: Başta patronunuz olmak üzere işyerinizdeki herkese, her konuda e-posta gönderin. Tuvalete her gittiğinizde, her kahve molası verdiğinizde, tel zımbanıza zımba doldurduğunuzda, annenize telefon ettiğinizdeki ofisteki herkesi bir e-posta ile bilgilendirin.
62. Alternatif performans kartları: Çalışma arkadaşlarınız için performans kartları hazırlayın. Onları dış görünüşlerine, aptallıklarına, tembelliklerine ve maaşlarına göre sınıflandırın.
63. Yeni bir e-posta imzası: E-postanızdaki imzanıza saldırganca bir yazıyla değiştirin. Mesela “Bu e-postayı cevaplarsan yakarım” gibi.
64. “İlet” şampiyonu: Size gelen tüm gereksiz e-postaları işyerinizdeki herkese gönderin. Hatta her gönderdiğiniz mail için “Okundu Bilgisi” isteyin.
65. “Ben yapmadım, o yaptı”: Patronunuzun sandalyesine kuvvetli bir yapıştırıcı dökün ve suçu arkadaşlarınızın üzerine atın.
66. Ortalık toz duman: Evinizi temizlediğiniz elektrik süpürgesinin toz kesesini ofisin en kalabalık yerine dökün. Evden getirdiğiniz bir saç kurutma makinesiyle tozları iyice dağıtın. Tabii bunu yapmadan önce ağız maskesi takmayı unutmayın.
67. Ciklet tiryakisi: Ofiste sürekli ciklet çiğneyin. Hatta patronunuzla konuşurken, toplantılarda da çiğnemeye devam edin. Arada balon yapmayı da unutmayın.
68. Tuzlu su süprizi: Herkesin ortak kullandığı su bidonunu 1 torba tuz boşaltın.
69. Patronun özel sigarası: Öğle yemeği arasında patronunuzun odasına gizlice girin ve sigara paketinin içine patlayan sigaralardan yerleştirin.
70. Önemli olan iç güzelliğidir: Tüm çalışma arkadaşlarınıza birbirinden güzel iç çamaşırları hediye edin.
71. Cep telefonu korsanı: Patronunuzun ve iş arkadaşlarınızın cep telefonu rehberlerindeki tüm isimleri silin.
72. Gıcık: Sık sık arkadaşlarınıza telefon edin. Siz telefondayken patronunuz sizi görürse, arkadaşınıza kapatmanız gerektiğini çünkü gıcık patronunuzun baktığını söyleyin. Sizi çağırdığında ise bunu söylediğinizi inkar edin.
73. Senin kalemin benim kalemim: Patronunuzun en sevdiği kalemi yürütün ve birlikte girdiğiniz ilk toplantıda o kalemi kullanın.
74. Cırcırböceği: Patronunuza kocaman bir saksı ağacı hediye edin. Ertesi gün bir kutu dolusu cırcırböceğini odasına bırakın.
75. Açılış sayfası: Patronunuzun bilgisayarına, internet tarayıcısı açıldığı anda sürekli yetişkinlerin girebileceği siteleri açan bir casus yazılım yükleyin. Daha sonra patronunuzu bilgi işlem departmanına şikayet edin.
76. Telefon şakası: Patronunuzun masa telefonunun sesini kapatın. Bunu özellikle çok önemli bir telefon beklediğinde yapın. Arayan kimse ona ulaşamasın.
77. Mıknatıs etkisi: “Kazara” patronunuzun bilgisayarının yanına sabit disk silen bir mıknatıs bırakın.
78. Ofis kapmaca: Patronunuz tatildeyken, ofisine taşının. Tabii ofisi kendinize göre yeniden düzenlemeyi de ihmal etmeyin.
79. Lazer saldırısı : Toplantıda lazer ışığını patronunuzun gözüne tutun.
80. “Hepinizi seviyorum”: Patronunuza ve tüm iş arkadaşlarınıza ilanı-ı aşk e-postaları gönderin.
81. Fısıltı gazetesi yazarı: Patronunuzun ofis notlarından ve geçmişteki yaşadıklarından yola çıkarak yaratıcı dedikodular bulup ofiste yayın.
82. Dahili telefon şakası: Dahili telefondan patronunuzu arayarak telefon şakası yapın.
83. Süper yapıştırıcılı fare: Patronunuzun bilgisayarının faresini masasına yapıştırın.
84. Tuz eklemeyi ihmal etmeyin: Patronunuzun ‘mouse ped’ine yapıştırıcı sürün. Fakat üzerine tuz eklemeyi de unutmayın.
85. Herkesin bir takma adı vardır: Patronunuza sinir bozucu fakat şirin bir lakap takın. Örneğin “şişko patates”.
86. Patronunuza tapının: Patronunuzu her sabah arabasındayken karşılayın, kahvesini hazırlayın, herkese nasıl harika bir patronunuz olduğunu, ona ne kadar hayran olduğunuzu söyleyip durun. Fakat tüm bunları yaparken ikiyüzlü bir tavır takınmayı ihmal etmeyin.
87. Klavye scrable’ı: Patronunuzun klavyesinin tuşlarını komik, utanç verici kelimeler oluşturacak şekilde yeniden düzenleyin.
88. Lezzetli kurabiyeler: Patronunuza, bütün gün tuvaletten çıkamamasını sağlayacak “lezzetli” kurabiyeler ikram edin.
89. Araba kokusu: İş çıkışı saatında otoparka inip patronunuzun arabasının bulunduğu yere koku bombası bırakın.
90. Düşünce: Patronunuzun imleç ayarını meşgul anlamına gelen kum saatine çevirin. Böylece oturup boşyere bilgisayarının görevini bitirmesini beklesin.
91. Park sorunu: Arabanızı her gün patronunuzun park yerine bırakın. Size neden arabanızı oraya park ettiğinizi her sorduğunda unutkanlık sorunu yaşadığınızı söyleyin.
92. Sarımsaklı Telefon: Bir diş sarımsağı ikiye bölüp patronunuzun telefonunun ahizesine yerleştirin.
93. “Yemekler benden”: Piyangodan bir ikramiye kazandığınızı söyleyip işyerinizdeki herkesi lüks bir restoranda yemeğe davet edin. Tatlıya sıra geldiğinde tuvalete gitme bahanesiyle kaçın.
94. Bizim havalar: Cep telefonunuza çok uzun ve gürültülü bir melodi seçin ve telefona asla cevap vermeyin. Bırakın çalsın.
95. Dışavurumculuğa teşvik: Ofisinizdeki insanların yolunu kesip sizi sevip sevmediklerini sorun. Cevap vermek istemezlerse hisleri dışavurmanın öneminden bahsederek onları bıktırın. Sizi sevdiklerini söyleyenlere sıkı sıkı sarılın. Sizi sevmediklerini söyleyenlerin karşısında tepinip ağlamaya başlayın.
96. Parfüm aşkı: Sabah herkesin çayını kahvesini alıp işe başladığı saatte 7-8 farklı parfümü üzerinize sıkın. Tüm kokuların iyice karışması ve üzerinize sinmesi için hepsinden bol bol kullanın.
97. Doğum günü hediyesi: Patronunuza doğum gününde hamster (evcil fare) armağan edip “Bana sizi hatırlattı” deyin.
98. E-postalara ölüm: İşyerinizdeki herkesin tüm e-postalarını silin. Neden böyle bir şey yaptığınız sorulduğunda da yüz yüze iletişime inandığınızı söyleyin.
99. Toplantı notu: Toplantılarda bol bol not tutun. Toplantının sonuna doğru not tuttuğunuz kağıtlardan uçak yapıp uçurun. Ne yaptığınızı sorarlarsa toplantıda kayda değer bir şey konuşulmadığını söyleyin.
100. Umutsuz vaka: Patronunuza sonunu hiç iyi görmediğinizi, çok çalıştığı için gün geçtikçe çöktüğünü söyleyin. Çalışıyormuş gibi görünüp kaytarmasını, her gün internette gezinip bilgisayarında oyun oynamasını tavsiye edin. Kendi sağlığınızı buna borçlu olduğunuzu eklemeyi unutmayın.
101. İltifatın gücü: İş arkadaşlarınıza her gün iltifat edin. Örneğin “Bugün her zamanki kadar berbat görünmüyorsun” “Sonunda doğru dürüst bir kıyafet giyebilmişsin” ya da “Bu sabah dişlerini mi fırçaladın? Ağzın kamyon lastiği gibi kokmuyor” diyebilirsiniz.

22 Şubat 2010 Pazartesi

ÖFKE İLE BAŞETME

Öfke Nedir?

Öfkenin sözlük anlamı: Engellenme, incinme veya bize gözdağı verilmesi karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddettir.
Öfke; zaman zaman her insanda doğal olarak ortaya çıkan bir duygudur.
Neyi sevip neyi sevmediğimizi, nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadığımızı ifade eden duygusal ipuçlarından biridir.


Öfke Sadece İnsanlarda Var Olan Bir Duygu mudur?

Hayır, sadece insanlarda değil, diğer canlılarda da gözlenen bir duygudur.


Genelde Ne Zaman Öfkeleniriz?

· Bize karşı saldırıya geçildiğini düşündüğümüz zaman,
· Kışkırtıldığımız zaman,
· Hayal kırıklığına uğradığımız zaman,
· Stres altında olduğumuz zaman,
· Haksızlığa uğradığımızı düşündüğümüz zaman,
· Kendimizi ifade edemediğimiz zaman,


İnsanların Öfkelerini İfadeleri Neden Farklıdır?

Genetik ya da fizyolojik nedenler;

Bazı insanların doğuştan sinirli, alıngan ve kolayca kızabilen yapıda (huyda) olduklarına dair görüşler vardır.

Sosyo-kültürel nedenler;

Genelde toplumumuzda öfke olumsuz ve kabul görmeyen bir duygu olarak değerlendirilmektedir, bu nedenle küçük yaştan itibaren öfkemizi kontrol etme becerisi
kazanma eğitimini alamamaktayız ve genelde öfkemizi gelişigüzel dışa vurmaktayız.


Öfkenin Taşmasını Hangi Stratejiler Önler?

Gevşeme: Kendinizi öfkeli hissetiğinizde derin derin nefes almak, hoş ve güzel olayları, manzaraları zihninizde hayal etmek, kaslarınızdaki gerginliği rahatlatmaya
çalışmak öfkenizin yatışmasına ve sakinleşmenize yardımcı olacaktır.

Düşünme Tarzını Değiştirme: Öfkelendiğimiz zaman genelde olayları objektif olarak değerlendiremez, abartılmış, çarpıtılmış bir şekilde algılarız. Bu tür düşünceleri
farketmeyi öğrenip, yerine daha mantıklı olanları yerleştirebilmeliyiz.

Problemi Çözme: Bizi öfkelendiren problemle ilgili çıkmazları düşünmek yerine, bir plan yapıp, stratejiler geliştirerek, problemi çözmede yapabileceğimizin en iyisini
yapmaya çalışmalıyız. Öfkelendiğimiz konu ile ilgili çıkmazları düşünmek, sadece öfkemizin artmasına neden olacaktır.

Daha İyi Bir İletişim: Öfkeli olduğumuz zaman genellikle düşünmeden önyargılarımızla hareket ederiz. Olayların, bireylerin ya da bizi kızdıran şeylerin, kötü yanlarını
algılamaya başlarız. Böyle bir durumda, karşımızdaki bireyi eleştirir, saldırıya geçeriz. Eleştirilen bireyin savunmaya geçmesi doğaldır. Bu durum iletişim ağlarının
kopmasına neden olur.

Çevrenizi Değiştirmek: Bazen sinirlenip öfkelenmemize yol açan olaylar yakın çevremizdedir. Bu gibi olay ve kişilerden uzaklaşmamızın mümkün olmadığı durumlar
olabilir. Böyle, stresin yoğun olabileceğini düşündüğümüz bir durumda gün içinde kendimize zaman ayırmalıyız ve olayları yeniden olumlu bir bakışla gözden geçirmeliyiz.
 

  • SD
  • File Recovery Outlook Repair Company-List Business Directory Computer Directory Dating Directory Undelete Finance Directory RAID RecoveryBeyonce Knowles Katy Perry Internet Privacy Online Marketing Shopping Directory Software Directory Decks Hard Drive Recovery Free Web Hosting Used Cars Zip Codes Marisa Miller Data Recovery Renovations Weight Loss toplist
    Zirve100 Site ekle
    Zirve100 Site istatistikleri
    Zirve100 Site ekle