25 Mart 2010 Perşembe

Korkularınızı yenin

Korkularınızı yok etmenin birinci adımı onların farkına varıp, yüzleşebilmenizdir. Gerisi çok kolay!



Korkularla yaşamanın hayatın her anlamında ilerlemeyi ne kadar engellediğini biliyor musunuz? Bu yazıda bahsedeceklerimiz örümcek veya yükseklik gibi fobiler değil; bizleri çok daha derinden etkileyen, hayatımızı istediğimiz gibi yaşamamızı engelleyen korkular…

"İnsanlar hakkımda ne düşünüyor?" korkusu

Toplum, beraberinde kuralları getirir; kurallar da onlara uyan insanlarla uymayanların çatışmasını. Herkesin topuklu ayakkabı giydiği bir davete bir başkası spor ayakkabıyla gelebilir veya kurallara göre evlilik gerekli olduğu halde bir çift evlenmeden birlikte yaşayabilir. Bu şekilde toplumda daha az benimsenen ve 'tuhaf' olduğu düşünülen olayların kahramanları ya başkalarının ne düşündüğünü önemsemez ya da onaylanmamanın verdiği korkuyla yaşayıp gider. Bu korkuyu yaşayan insanlar etraflarındaki insanların düşüncelerine o kadar çok önem verirler ki, ya istediklerini asla yapamadan -dolayısıyla hayattan hiçbir zevk alamadan- yaşarlar ya da istediklerini yapma cesaretine sahiptirler, ama bunu yaptıklarında korkunç bir rahatsızlıkla yaşamlarını sürdürürler. Eğer siz de böyle bir korkuya sahipseniz şunu aklınızda çıkarmayın: Sizin çekindiğiniz bu toplum o kadar kendi derdiyle meşgul ki sizin hareketlerinizi düşünmüyor bile. Ya da bu toplumun o kadar az derdi tasası var ki, sürekli sizin doğru-yanlışlarınızı düşünüyor. Eğer ikincisi doğruysa hemen şu mantığı hayatınıza adapte edin: Çevreniz sizi onaylamıyorsa, kendinizi değil çevrenizi değiştirin.

Yalnızlık korkusu

Biraz da yalnızlığa nasıl baktığınıza bağlı… Yalnızlık sizin için özgürlükse bu yazıyı okumanıza hiç gerek yok! Ama yalnızlığı bir terk edilmişlik olarak görüyorsanız, durum korkuya dönüşmüş demektir. Yalnızlık korkusu derken karanlık bir odada tek başına bırakılmış bir çocuğun veya ıssız bir sokakta gece yarısı tek başına yürüyen bir kadının korkusundan söz etmiyoruz. Çünkü bunlar herkesin yaşayabileceği, normal olan duygulardır. Bizim burada sözünü ettiğimiz yalnızlık korkusu özgür olmaktan korkmak, tek başına vakit geçirememek ve bir tür yetersizlik korkusudur. Bu durum daha çok kadınlarda görülüyor. Hatta öyle boyutlara geliyor ki yalnız kalmamak için istemediği bir ilişkiyi sürdüren veya tek başına uyumamak için yanlış insanlarla birlikte olan kadınlar oluyor. Yapılan araştırmalar da yalnızlık korkusunun yaş ilerledikçe, etrafta ölümler arttıkça, birey kendisini daha yakından tanımaya başladıkça azaldığını gösteriyor. Dolayısıyla yaşınızın ilerlemesini beklemeden de kendinizi tanıyarak, kendinizle yakın arkadaş olarak ve tek başına keyifli vakit geçirmenin yollarını öğrenerek yalnızlık korkusunuz aşmanız oldukça kolay.

Değersizlik korkusu

Bu birçok insanda görülen, yine özellikle kadınlarda daha sık karşımıza çıkan bir korku yaşlanınca tek başına kalıp yararsız bir insan olma korkusudur Bu durum özgüven yitimi, kendini çaresiz hissetme gibi de düşünülebilir. Hatta diğer birçok korkudan daha tehlikelidir; çünkü değersizlik aslında bir duygu değil, bir inançtır. Dolayısıyla değiştirilmesi duygulara göre çok daha zordur. İnanç bilinçaltına yerleşmiştir ve onu oradan atmak için kesinlikle farkındalık kazanmak ve üzerine gitmek gerekmektedir. Ona inanmaktan vazgeçip, yerine tamamen zıt bir inanç yerleştirmek doğru olandır. Değersizlik inancı bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak görmesi demektir. Değersizlikten kurtulup değerlerinizin farkına vardığınızda hayatınızı istediğiniz şekilde yaşayabilecek ve farkında olduğunuz bu değerler sizi özel hayatınızdan iş yaşamınıza kadar olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca şunu da unutmayın: Kendini değersiz gören bir insan başkalarına da değer veremez. Aynı şekilde başka insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissetikçe, kendine de değer vermeye başlar. Bu düşünceleri aklınızdan çıkarmayıp, yaşamınızı mahvetmemesi için 'değer'lerin farkına bir an önce varın!
''insan Tanima Kilavuzu'' isimli kitaba gore kisiligin kirmizi, beyaz, pembe ve mor olmak uzere 4 rengi bulunuyor.

Yazar-yonetim ve iletisim danismani Murat Toktamisoglu ile yazar-iletisim danismani Cengiz Alkis tarafindan kaleme alinan ve ''insan sarrafı'' olunması için gerekli kişilik renkleri, yüzün anlamı ve beden hareketlerine ilişkin bilgilere yer verilen ''insan Tanıma Kılavuzu'' adlı kitapta, kişiliğin 4 rengi ''popüler pembe'', ''mükemmel mor'', ''güçlü kırmızılar'', ''soğukkanlı beyazlar'' olarak tanımlanıyor. Kitapta, renklere göre kişiliklerin genel özellikleri şöyle sıralanıyor.



Pembe

Dışa dönük, konuşkan, iyimser, enerjik, neşe kaynağı insanlardır. Yalnız olmaktan, yalnız kalmaktan, sessizlikten hoşlanmazlar. Heyecanlı, tutkulu, coşkulu konuştukları ve çevrelerine enerji yaydıkları için lider yönleri vardır. Duygusaldırlar. Hobileri vardır. Kolay iletişim kurarlar. içten ve sevecendirler.
övülmeyi beklerler, övüldüklerinde motivasyonları artar, tersi durumlarda çabuk moralleri bozulur. Değişken ruh halleri vardır. Renkli giyinir, yüksekses tonu ile ve çok konuşurlar. Abartılı el kol hareketleri vardır. Sürekli hareket halinde olmaları ile dikkat çekerler. Meraklı kişilik yapıları vardır. Konuşurken konudan konuya atlayabilme yetenekleri üst seviyededir. ilgi alanları hızla değişebilir. Sürekli yaratıcı fikirleri vardır. Duygusal ve insancıl olmaları en önemli özelliklerinden. örnek ünlüler: Adile Naşit, Barış Manço, Sadri Alışık, Sakıp Sabancı, Hıncal Uluç, Armağan çağlayan.


Mor

Düzenli, planlı, idealist, çözümleyici, detaycı ve mükemmeliyetçidirler. Düsturları 'yaptığını en iyi şekilde yap'tır. Her şeyin doğru olmasını isterler. Kötümserdirler, olumsuzluklara çok odaklanırlar. Vücut hareketleri oldukça düzgündür. Oturmaları, kalkmaları ve yürüyüşleri ölçülüdür. Uyumlu ve düzgün giyinirler. Kararlarda en az risk alacak şekilde hareket etmeye çalışırlar. O nedenle yavaş karar verirler. Kendilerini güvende hissetmek isterler. Toplumsal olaylara yüksek duyarlılık gösterirler. Yardım kuruluşlarında gönüllü çalışırlar.
Sakin ve ilgilidirler. çok bilir, çok dinlerler. Ne düşündüklerini belli etmez, soru sormaktan çekinmez ve daha az açıklama yaparlar. Detaylara önem verirler. örnek ünlüler: Rahmi Koç, Erol Evgin, Hulki Cevizoğlu.


Kırmızı

Güç ve kontrol onlar için önemlidir. Hırslı, otoriter, kararlı, işkolik, girişimci, dinamik, coşkulu, dediğim dedikçi, agresif ve asabidirler. Mücadele ve liderlik ruhu taşırlar. Rekabet etmekten çekinmezler. Kolay vazgeçmezler. Kazanmayı ve birinci olmayı isterler.
Başkalarının dikkatini çekerler. Sosyal katılımı severler. Eğilimleri belirlerler. Yeni fikirleri ilk onlar uygular. Hızlı karar alırlar. Kararlarından kolay dönmezler. Lider olmak, tanınmak, takdir görmek isterler. Baskın kişilikleri vardır. Güçlü el sıkışır, sürekli göz teması kurarlar. ileri düzeyde sözel iletişime önem verirler.
Az dinler, yüksek sesle, hızlı ve vurgulayarak konuşurlar. Mimiklerini kullanırlar. Fonksiyonel elbiseleri tercih ederler. Sporla ilgilenmeyi severler. Hızlı hareket ederler. Direkt konuya girmeyi tercih eder, konuşmalarında işaret parmaklarını kullanırlar. Bu özellik, son sözü kendilerinin söylemek ve hakimiyetlerini kabul ettirmek istemelerindendir. Doğru olma, mükemmel olma onlar için önemlidir. Stresli ve gergin oldukları zaman saldırgan olabilirler. örnek ünlüler: Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal, Fatih Terim, Uğur Dündar, Kadir inanır, Margaret Thatcher.


Beyaz

Sakin, telaşsız, çatışmayı sevmeyen, uzlaşmayı tercih eden yapıları vardır. çok dikkat çekmekten rahatsız olduklarından, genelde koyu renk ve sıradan giyimi tercih ederler. Alçak sesle, yavaş konuşmayı severler. iyi bir dinleyicidirler. Bu nedenle sağlam dostlukkurarlar. Mütevazıdırlar. Değişime karşı dirençlidirler. ince zeka ürünü esprileri vardır. Temel felsefeleri hayatla barışık yaşamaktır.
Az enerji ile iş yapmaya bayılırlar. Başkaları ile çalışmaktan mutluluk duyarlar. Ego çatışmalarına girmez, arka planda olmaktan rahatsızlık duymazlar. Güç arayışı içinde değillerdir. Yardım etmek için işlerini bırakırlar. insan odaklı, arkadaş ve dost canlısıdırlar.insanlarla güvene dayalı iletişim ve ilişki kurarlar. Empati yetenekleri yüksektir. Sizin duygularınıza karşı duyarlı bir gruptur. Güven verirler. Tutarlı ve güvenli kişilerdir. örnek ünlüler: Bülent Ecevit, Yıldırım Akbulut, Ahmet San, Süleyman Saba, Gordon Milne, Lucescu''.

23 Mart 2010 Salı

Facebook yüzünden başınız nasıl belaya girebilir?

Çok kolay!

Henüz 23 yaşında olan Mark Zuckerberg`in başımıza musallat ettiği Facebook debdebe içinde büyüyor. Günde yaklaşık 250 bin yeni üye edinen site, Zuckerberg`in bu yaşta CEO olmasını sağladı ve 45 milyona ulaşan kullanıcı sayısıyla internetin yeni gözbebeği haline geldi. Microsoft, Google ve Yahoo gibi devasa şirketler Facebook`a ortak olmak için birbiriyle yarışıyorlar.

Olan biten aslında tüm diğer sosyal networking siteleriyle aynı. Arkadaş ekle, mesajlaş, çiçek gönder, beraber oyun oyna vesaire... 2002`de Friendster isimli arkadaşlık sitesi vardı, sonra 2003`te Yonja, 2004`te 80630 ve MySpace, geçen yıl da Sosyomat patladı. Şimdi Facebook gündemde. Aşağı yukarı her bir buçuk yılda bir yeni bir sosyal networking modası çıkıyor. Facebook da bunlardan biri.

Sitenin özelliği herkesin gerçek ismiyle kayıt olması. Yani takma adlar burada yok. Ad ve soyadı formatında istediğiniz kişiyi aratabiliyorsunuz. Siz de kimliğinizdeki isminizle varsınız. Dolayısıyla arkadaşlarınızı arayıp buluyor, sonra da listenize ekliyorsunuz. Soyadlarını hatırlayabilirseniz kreşteki arkadaşlarınızı bile bulmanız olası. Zamanla arkadaşların listeleri taranıp sanki orada açık ve net olarak belirtilmemiş gibi "Sen de Gülşen`in arkadaşı mısın, aaa! Ben Nevzat." diyerek şansınızı deniyorsunuz. Buradan gerisi ise bilindik.

"Merhaba, bu güzel fotoğrafı görünce selam vermeden geçmek istemedim" veya "Biliyor musun ben de DJ Tiesto`ya bayılıyorum" gibisinden saltolar uzayıp gidebiliyor. Facebook`un farkı detaylara çok önem verilmiş olması ve bağlayıcılığı. İlgilenmeniz gereken o kadar çok detay, oyun ve uygulama var ki üstüne para alsanız yeridir. Peki Facebook çılgınlığının size geri dönüşü ne oluyor? Dikkat etmeniz gereken birçok ayrıntı var.

Kimlik hırsızlığıFacebook`a gerçek isim ve soyadınızla kayıt oluyorsunuz. Kimse sizi buna zorlamıyor ama işleyiş bu şekilde. Gerçek isminizle girmezseniz, insanlara kim olduğunuzu anlatmanız ayrı bir mesele. Gerçek isminiz, soyadınız, doğum tarihiniz, doğum yeriniz, telefon numaranız, mail adresiniz gibi bilgileri Facebook`a girdikten sonra tüm internet alemine "Buyurun bunları çalın, beni bir güzel dolandırın" demiş gibi oluyorsunuz. Zira bu bilgiler gizlenebilse de çoğu kullanıcı bunu nasıl yapacağını bilmiyor ve çözemiyor. Çünkü sitenin ayarlar kısmı çok kompleks. Tek bir ayar penceresi yok. Her ayar için ayrı bir sayfaya tıklamak gerekiyor.

Ayrıca kullanıcılar bir diğer kullanıcının hobilerini, hoşlandığı şeyleri, hoşlanmadıklarını, çalıştığı iş yerlerini ve fotoğraflarını tek tıklamayla görebiliyor. Arkadaş listenizden birinden anne kızlık soyadınızı da öğrenen birisi ocağınıza incir ağacı dikebilir. Hangi banka hesabını kullandığınızı bilen biri bütün gerekli bilgileri oradan edinerek kredi kartınızı kendi adresine bile göndertebilir.

Dahası birilerine sizin kimliğinizi kullanarak tehdit mailleri atıp internet hesaplarınızın şifrelerini de çalabilirler. Tüm bilgilerinizle yeni bir hesap açıp, tüm arkadaşlarınızı ekleyerek kendisini siz gibi tanıtabilecek insanlar var.

Facebook`ta sadece 2007`nin ilk altı ayında 40 bin kimlik hırsızlığı olayı yaşandı. Sadece bu kimlik hırsızlıklarıyla üç milyon dolar civarında para cebe indirilmiş. Üstelik ilk altı ayda Facebook`un kullanıcı sayısının şu andakinden çok çok daha az olduğunu tahmin edersiniz.
Bağımlılık yapıyor

Facebook hayatınıza yeni bir iş olarak giriyor. Sizden kendisine vakit ayırmanızı, hatta onun için çalışmanızı istiyor. Kronik bir şekilde çeşitli periyotlarla, işte ve evde Facebook`a girerek ne olmuş ne bitmiş kontrol etmek zorundasınız. Bundan kaçamıyorsunuz. Sitesi size sürekli mesajlar gönderiyor. "Biri arkadaş olmak istiyor, film izlemeye davet etti, mesaj kutuna bir şeyler yazdı, yeni fotoğraf ekledi" gibisinden mesajlarla her gün siteye çağrılıyorsunuz. Sadece beş dakikalığına kontrol için girdiğinizde saatler çoktan akıp gitmiş oluyor. Bundan dolayı uzmanlar Facebook`u "sanal kokain" olarak tanımlıyorlar.

Peninsula isimli bir şirketin yaptığı araştırmanın sonuçları ise hayli şaşırtıcı. Araştırmada İngiltereli çalışanların Facebook`ta geçirdikleri zaman dolayısıyla ayda 233 milyon saatlik bir işgücü kaybı yaşandığı ortaya çıkarılmış. Avustralya`da ise Facebook nedeniyle yıllık dört milyar dolar civarında zarar ediliyor. Bu nedenle Avustralya`da 3500 şirkette Facebook engellendi ve bu şirketlerin sayısı giderek artıyor.

Kariyerinizi karartabilir
Facebook`u sadece siz ve arkadaş çevreniz kullanmıyor. Muhtemelen işverenlerinizin ve müdürlerinizin de bu siteden haberi var. Dahası birçok firmada işverenler, bir kişiye iş teklifi yapmadan önce onu internette iyice araştırıyorlar. Önceden bu iş için Google tercih ediliyordu. Fakat son bir yıl içinde Facebook çok daha iyi bir kaynak haline geldi. Bu durumda profilinize komik olsun diye eklediğiniz bir fotoğrafın bile işi kaybetmenize sebep olması muhtemel. İnsan kaynakları şirketleri Facebook`u etkin bir şekilde insan denetimi için kullanıyor. Profilinizde görülen mesajlarda bir arkadaşınızın şaka bile olsa travestilere laf atarak eğlendiğiniz bir geceyi anlatması işveren için pek de etkileyici görünmeyebiliyor.

Sitede yaptığınız her şey kaydedildiği ve diğer kullanıcılar tarafından görülebildiği için işvereniniz beyhude işlere ayırdığınız vakti görüp size kapıyı gösterebilir. Geçtiğimiz yıl Miami`de yaşanan bir olay tam ders olacak cinsten. Bir Miami Üniversitesi öğrencisi, Facebook profilindeki fotoğrafı eğlence niyetine Miami`de tecavüz suçundan aranan bir adamın fotoğrafıyla değiştirmişti. Neticede öğrenci "Paniğe neden olmak" suçundan tutuklandı ve temiz sabıka kaydına yok yere bir ekleme yapmış oldu.

Arkadaş listeniz sizi ele veriyor
Facebook, "Kimin daha fazla arkadaşı var" yarışmasına dönmüş durumda. Çıkış noktası insanların eski okul arkadaşlarını bulmasıyken artık insanlar birbirlerini listelerine eklemek için mücadele ediyorlar. "Nüfuzlu kişilik" deyiminin bir insanı tanımlamak için kullanıldığı bir ülkede bunun ne seviyede ve ne amaçla suistimal edildiğini tahmin edersiniz.

Facebook`ta diğer kullanıcılar arkadaş listenizin tamamını görebiliyorlar. Bu durumda listenizde karanlık veya imajı kötü olan isimlerin bulunması pek de yararınıza olmaz. Ayrıca bu durum, hastalıklı kişilerin arkadaş listenizdeki kimi insanları rahatsız etme ihtimallerini de beraberinde getiriyor.

Arkadaş listesini büyütme saplantısının içinde bir de listede ünlü isimlerin bulunmasının prim yaptığı inancı var. Bu, o kişiye ulaşmak isteyen birçok kişinin eğer o ünlü listenizdeyse sizi de rahatsız edeceği manasını taşıyor. Listenizde bulunan ünlünün bazı sevilmeyen yönleri varsa, mesela mafyöz bir tipse ya da medya oyuncağıysa arkadaşlarınız sizden yavaş yavaş uzaklaşabiliyor.
Suistimale davetiye çıkaran site
Facebook`a kayıt olurken okumadan hemen onayladığınız sözleşmede yer alan bazı cümleler başınıza gelecekleri önceden haber veriyor. "Elimizde bulunan bilgileri üçüncü kişilerle, şirketlerle, ortaklık ya da benzeri bir ilişki içinde olduğumuz firmalar ve şahıslarla paylaşabiliriz" cümlesini kabul ettiğiniz andan itibaren tüm bilgilerinizin isteyene verilebileceğini kabul ediyorsunuz. Bu da doğum tarihinizden mezuniyet tarihlerinize, arkadaş listenizden hobilerinize kadar hakkınızdaki her bilginin satılabilir olduğunu kabullenmeniz demek. Mail adresiniz ve şifresi de buna dahil. Bundan dolayı kısa bir süre sonra sayısız spam mail ile posta kutunuzun şişmesine şaşırmayın.

Birdenbire bir salgın haline dönüşen ve girdap gibi cümle internet kullanıcısını içine çeken sitenin başınıza açabileceği şeylerin listesi oldukça kalabalık. Kandırıp dolandırdığınız, parasını ödemediğiniz ya da köşe bucak kaçtığınız herkesle karşılaşmanız an meselesi.

Bunun yanında listenizde 5000 kişi olsa da bunlar sadece o listede duruyorlar. Arkadaşlık kavramının içini boşaltan site şişirme bir sosyallik yaratıyor. İlkokul arkadaşlarınızı bulsanız bile bir "Merhaba" demeden listeye ekliyorsunuz. Dolayısıyla sosyalleşme sadece kimin daha çok sayıda arkadaşı var yarışına dönüşüyor. İşin kötüsü sitede herkesin bu durumu kanıksamış olması.

Son olarak Facebook`tan çıkmanın mümkün olmadığını da söyleyelim. Hesabınızın silinmesini isteseniz bile silinmiyor. Sadece inaktif hale getiriliyor. Diğer insanların listesinde yine görünüyorsunuz. Yaptığınız her şey, attığınız bütün mesajlar, fotoğraflarınız ve bilgileriniz duruyor. İstediğiniz an aynı isimle ve şifreyle kullanıcınızı tekrar aktif edebilirsiniz. Bunun Facebook`a verdiğiniz tüm bilgilerin sonsuza dek kullanılabileceği anlamına geldiğini söylemeye gerek bile yok. Sildiğiniz bilgilerin hiçbiri veritabanından silinmiyor.

Sayfanızda görünmese bile kaydettiğiniz ve sildiğiniz en ufak bilgi arşivlerdeki yerini alıyor. Bu bilgilerle alışveriş alışkanlıklarınızdan banka hesabınıza, ilişki içinde olduğunuz insanlardan yemek, sinema, müzik zevkinize kadar her şey takip edilebilir hale geliyor. Bu bilgilerin sizi ne duruma sokacağını ve bunların ne amaçla kullanılabileceğini detaylı bir şekilde düşünürseniz sonucun nerelere varabileceğine dair olasılıklar son derece korkutucu. Az da olsa kimliğinizi saklama ihtiyacı hissediyorsanız ve özel bilgileriniz konusunda hassassanız, Facebook size göre değil. Zira sonradan paranoyak olabilirsiniz.

22 Mart 2010 Pazartesi

İş telefonu

Ev telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış ;

Baba : 'Yahu bu korkunç bir fatura. Ben bu telefonu asla kullanmıyorum,
hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum.'

Anne : 'Aynen ben de... Akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında
telefon. ne yapayım bunu.'

Oglan : 'Vallahi ben de Şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün
görüşmelerimi yapıyorum.'

Kız : 'E benim de Şirket hattim var. Ev telefonunu hic kullanmam ki..'

Herkes aniden evdeki hizmetçiye döner ve cevap arar gözle bakarlar...

Hizmetçi : 'Eee... Problem ne o zaman? Sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz...'
 

  • SD
  • File Recovery Outlook Repair Company-List Business Directory Computer Directory Dating Directory Undelete Finance Directory RAID RecoveryBeyonce Knowles Katy Perry Internet Privacy Online Marketing Shopping Directory Software Directory Decks Hard Drive Recovery Free Web Hosting Used Cars Zip Codes Marisa Miller Data Recovery Renovations Weight Loss toplist
    Zirve100 Site ekle
    Zirve100 Site istatistikleri
    Zirve100 Site ekle