14 Mayıs 2010 Cuma

Hayata dair herkesin özeti aynıdır

Bir öykü vardır;
Bir zamanlar doğuda çok akıllı ve bilgili bir hükümdar varmış.
Bu hükümdar, yeryüzünde yaşayan insanlara ilişkin her şeyi bilmek istiyormuş.
Vezirlerini yanına çağırmış ve:
-Bana dünyadaki tüm ulusların tarihini yazın, geçmişte ve şimdi nasıl
yasadıklarını, hangi savaşlara katıldıklarını ve çeşitli ülkelerde gelişmiş iş ve
sanat kollarını anlatın!” diye buyurmuş.
Ve onlara beş yıl süre tanımış.
Vezirler önünde saygıyla eğilmişler.
Sonra krallıktaki akıllı adamların en akıllılarını bir araya toplamışlar ve
hükümdarlarının dileğini iletmişler.
Beş yıl sonra vezirler sarayda tekrar toplanmışlar.
-Büyük hükümdarım, dileğiniz yerine getirildi! Dışarıya bakarsanız
isteğinizin karşılandığını görürsünüz… demişler.
Hükümdar hayretle gözlerini açmış. Sarayın önünde sonu ufukta kaybolan bir
deve kervanı duruyormuş. Her devenin sırtında iki dev heybe ve her heybenin
içinde de, marokenle güzelce kaplanmış on büyük cilt varmış.
-Bu nedir? diye sormuş hükümdar.
-Bu dünya tarihidir, diye yanıtlamış vezirler.
-Buyruğunuz üstüne bilge kişiler beş yıl durmadan çalıştılar!
-Benimle alay mı ediyorsunuz? diye kükremiş kral.
-Ömrüm bunların onda birini bile okumaya yetmez! Söyleyin kısa bir tarih yazsınlar. Ama tüm önemli olayları içersin.
Ve onlara bir yıl daha süre vermiş.
Bir yıl geçmiş ve yine kervan sarayın önünde durmuş. Bu kez yalnızca on deve boyundaymış
ve her devenin sırtında iki heybe, bunların içinde de on cilt kitap varmış.
Kral çok öfkelenmiş.
-Bugüne kadar tüm ulusların yaşadığı yalnızca en önemli olayları
yazmalarını söyleyin onlara. Ne kadar süre isterler?
Akıllı adamların en akıllısı öne çıkmış ve:
-Yarın efendim. İsteğinize yarın kavuşacaksınız, demiş.
-Yarın? diye yinelemiş hükümdar şaşkınlıkla.
-Çok iyi. Ama beni aldatıyorsanız başınızı yitireceksiniz!
.Sonunda mavi gökyüzünde güneş yükselmiş, uyku çiçekleri tüm
büyüleyicilikleriyle açmışlar ve hükümdar bilge kişiyi yanına çağırtmış.
Yaşlı bilge elinde ufacık bir tahta kutuyla içeri girmiş.
-Ey ulu hükümdarım, tüm insanlık tarihinde yaşanmış en önemli olayları
burada bulacaksınız, demiş kısık bir sesle.
Kral kutuyu açmış. Kadife bir yastık üstünde küçük bir parça parşömen
duruyormuş. Ve orada tek bir cümle yazılıymış:
“Doğdular, yaşadılar ve öldüler.”
Öykü aslında hayata dair herkesin özetinin aynı olduğunu söyler.
Farklılık göstermeksizin.
Doğum ve ölümde eşitlenir insanlar. İstisnasızdır.
Birbirimizden tek farkımız, öldüğümüzde “farkındalıkla” yaşadıklarımızdır.

FIRTINADA UYUYABİLİR MİSİN

Çok güzel bir hikaye; Ne mutlu UYGULAYABİLENE


Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik
satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu.
Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde
çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce
çalışmaktan vaz geçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi
olur diyorlardı.

Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın
haline bakıp 'çiftlik işlerinden anlar mısın?' diye sormadan edemedi
çiflik sahibi. 'Sayılır' dedi adam, 'fırtına çıktığında uyuyabilirim' .
Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boşverip çaresiz adamı işe aldı.
Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü
de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar:
Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: 'Kalk,kalk!
Fırtına çıktı. Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.' Adam
yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: 'Boşverin efendim, gidin
yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim
ya.' Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu
kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.

Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: A-aa! Saman balyaları
birleştirilmiş , üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra
koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı
desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı
kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına
yattı. Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini
kapatırken mırıldandı: 'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'

Sıkıntılara zihnen (bilgi, plan), mânen (inanç), maddeten (tedbir)
hazırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca.

Sevgiyle kalın.

(KIZGINLIKLA KARAR ALMAYIN LAF SÖYLEMEYİN , MUTLULUKTAN UÇTUĞUNUZDA SÖZ VERMEYİN.
İKİSİ DE SARHOŞLUK ÂNIDIR, AKIL BAŞTA DEĞİLDİR)

12 Mayıs 2010 Çarşamba

İnsan vücudunun 24 saati...

06.00: Kortizon salgılamasıyla organizma uyanıyor. Bu uyanma vücut için kendini yavaşca kalkmaya hazırlama işareti.
Metabolizma hareketleniyor, günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır oluyor.

07.00: Vücut hala zayıf. Spor yapmaktan kaçının. Kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenirsiniz. Spor yerine kahvaltı edin, sindirim bu saatte mükemmel çalışıyor.

08.00: Libidonun en yüksek olduğu saat. Fazla miktarda hormon salgılanıyor. Sigara tiryakileri için de durum aynı. Kahvaltı sigarası damarları her zamankinden daha fazla çok daraltıyor.

09.00: Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saat. Herhangi bir hastalık için iğne olacaksanız bu en doğru zaman.
İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülüyor, vücut röntgen ışınlarına karşı daha dirençli oluyor.

10.00: Organizmanın kendine gelme, 'ben burdayım' deme saati. Fazla enerjik, vücut en yüksek ısı seviyesinde. Verimliliğimiz de öyle. 'Kısa süre belleği' iyi durumda.
Bir önemli ayrıntı: 10.00 ile 12.00 arası enfarktüs olaylarına sık rastlanıyor.

11.00: Vücudun tam formunda olduğu, verimli olmaya programlı bir saat. Kalp ve dolaşım o kadar zinde ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir.
Hazır cevaplık tavan yapar, özellikle hesap işleri, matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan çözülür.

12.00: Dinlenme saati. Dikkat azalıyor ve insanı uyku basıyor. Midedeki asit miktarı fazlalaşıp, beyindeki kan akımı azalıyor.
Zira kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılıyor. Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre enfarktüse 0 oranında az rastlanıyor.

13.00: Vücut formdan düşüyor. Verimlilik gün ortalamasının aşağısına iniyor. Bütün organlar en alt düzeyde çalışıyor, sadece safra öğle yemeğini hazmetme faaliyeti gösteriyor.

14.00: Bitkin oluruz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşüyor. Diş doktorundan korkanlar için en uygun randevu saati. Çünkü bu saatte acı az hissediliyor. Lokal anestezi uzun süre devam ediyor (30 dk.).

15.00: Enerji geri geliyor, bellek tam formunda. İkinci verimlilik dönemi başlıyor ama sabahkinden az.

16.00: Spor için en iyi saat. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumda.

17.00: Organların faaliyeti üst düzeye çıkıyor. Kuvvet artıyor, oksijen harcanıyor, böbrekler ve mesane çok çalışıyor. Tırnaklar ve saçın en çabuk uzadığı zaman.
Midedeki asit miktarı fazlalaşıyor. 17.00 'ye doğru mide kanaması geçirme riski artıyor.

18.00: Akşam yemeği için ideal saat. Pankreas bu saatte özellikle aktif.

19.00: Kan basıncı ve nabız tembelleşiyor. Bu nedenle kan basıncı düşüren ilaçlara dikkat, tehlikeli olabiliyorlar. Antidepresanların tesiri de bu saatte daha fazla.

20.00: Karaciğerdeki yağ düzeyi düşüyor ve kirli kan kalbe her zamankinden daha fazla akıyor. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalı.
Etkisi hemen görülüyorr. Antibiyotikler de az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde oluyor.

21.00: Sindirim organlarının günlük görevi sona eriyor. Gelen herşey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalıyor ve bu çok tehlikeli. Kalan yemekler bağırsak sahasındaki mukozaya hücum ediyor.

22.00: Vücudun polisi akyuvarlar aktif hale geliyor. Sigara içenler dikkat! Bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri çok zor atıyor.

23.00: Organizma gün boyunca aktif faaliyet gösteren stres hormonunun salgılamasını durduruyor. Sakinleşip, rahatlıyoruz.

24.00: Uyurken deri hücreleri durmadan çalışıyor, gündüz olduğundan daha sık bölünüyor. İlk rüya safhası, yarım saat içinde rüya görmeye başlıyoruz.

01.00: Verim en alt düzeyde. Bu saatte çalışanlar hata yapabiliyor, dikkat azalıyor, çünkü vücut kendini uyumaya programlıyor.

02.00: Araba kullananlar dikkat: Görme zayıflıyor, tepkiler yavaşlıyor, kazalar bu saatte çok oluyor.

03.00: Bedenin de ruhun da en karanlık safhası. Melatonin hormonunun salgılanması tembel ve kararsız yapıyor. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşıyor.

04.00: Stres hormonundan enerji kazanıyoruz. Enfarktüs krizleri saat 04.00 ile 06.00 arasında çok oluyor; çünkü kan basıncı oldukça yükselip, damarlar geriliyor. Doğum yapma olasılığının en yüksek saati.

05.00: Stres hormonu bizi faaliyete geçiriyor ve gündüz değerinin tam 6 katına çıkıyor. Vücudumuz harekete geçiyor kaybolan enerji yeniden geri geliyor. Gelsin, yeni bir gün başlıyor.

Önyargı

Gençadam, evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere
konusunda uzmandı. Fakat plâstik pencereler yaygınlaşınca, ahşap
olanlara rağbet azaldı. Bu yüzden işler iyi gitmiyordu. Üstelik de
çocukları büyümüş, biri hariç okula başlamıştı. Masrafları artınca,
yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyu......lur, yardımcıya
ayırdığı parayı, çocukların harçlığına katardı.


Adam, bir gün çalışırken, elektrik kesildi. Ve uzun süre beklediği
halde gelmedi. Aksi gibi, o akşam üzeri teslim etmesi gereken birkaç
pencere vardı. Boş kalmayı sevmezdi. Planyayı yağladı, talaşları
süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çıkarken, sigortaya göz attı. Eğer
yanılmıyorsa, bu iş normal değildi. Biri gelip sigortayı kapatmış
olmalıydı.


Şalteri kaldırınca, atölye aydınlandı. Tahminleri doğru çıkmıştı
ama, bu işe bir anlam veremiyordu. Şaka dese, böyle bir şaka
yapılmazdı. Kendisini kıskanacak bir düşmanı da yoktu.


İşe koyulduğunda, yine aynı şey oldu. Ama bu sefer suçluyu
görmüştü. Oğlu, evden atölyeye bağlanan merdiveni sessizce inmiş ve
sigortayı kapattığı sırada, babasını karşısında bulmuştu.


Adam, on yaşına gelmiş bir çocuğun böyle bir haylazlığını
affedemezdi. Bütün günü, onun yüzünden mahvolmuştu. Bir kere yapmış
olsa, ses çıkartmazdı. Ama tekrarlaması, hangi yönden bakılırsa
bakılsın, büyük hataydı. Saçlarından yakalayıp sıkı bir tokat attı. Her
şey onun iyiliği içindi. Belki vurduğu tokat, serseri olmasını
engellerdi.



Adam, oğlunun gözyaşlarını görmezden geldi ve eve çıktıktan sonra, eşine dert yanarak:



- Bu çocuğun, okulda kimlerle düşüp kalktığını bilmemiz lazım!.. dedi. Eğer serbest bırakırsak, başımıza büyük dertler açacak!..


Adam, bir süre düşündü. Sonunda da en kolay yolu buldu. Oğlunun hiç
aksatmadan tuttuğu günlüğünde, arkadaşlarına ait ip ucu olmalıydı. Eşi
istemese de, ona kulak asmadı ve çocuğunun günlüğünü okumaya başladı.

Oğlu, en son sayfada:


"Bu gece kötü bir rüya gördüm!.." yazmıştı. "Atölyede çalışırken,
babamı elektrik çarpıyordu. Allah'ım onu koru!.. Ben elimden geleni
yapacağım!.."
 

  • SD
  • File Recovery Outlook Repair Company-List Business Directory Computer Directory Dating Directory Undelete Finance Directory RAID RecoveryBeyonce Knowles Katy Perry Internet Privacy Online Marketing Shopping Directory Software Directory Decks Hard Drive Recovery Free Web Hosting Used Cars Zip Codes Marisa Miller Data Recovery Renovations Weight Loss toplist
    Zirve100 Site ekle
    Zirve100 Site istatistikleri
    Zirve100 Site ekle